ENDÜLÜS’TE RAKS
Zil, şal ve gül. Bu bahçede raksın bütün hızı…
Şevk akşamında Endülüs üç defa kırmızı…
Aşkın sihirli şarkısı yüzlerce dildedir.
İspanya neş’esiyle bu akşam bu zildedir.
Yelpaze çevrilir gibi birden dönüşleri,
İşveyle devriliş, saçılış, örtünüşleri…
Her rengi istemez gözümüz şimdi aldadır;
İspanya dalga dalga bu akşam bu şaldadır.
Alnında halka halkadır aşüfte kâkülü,
Göğsünde yosma Gırnata’nın en güzel gülü…
Altın kadeh her elde, güneş her gönüldedir
İspanya varlığıyla bu akşam bu güldedir.
Raks ortasında bir durup oynar, yürür gibi;
Bir baş çevirmesiyle bakar öldürür gibi…
Gül tenli, kor dudaklı, kömür gözlü, sürmeli…
Şeytan diyor ki, sarmalı, yüz kerre öpmeli…
Gözler kamaştıran şala, meftun eden güle,
Her kalbi dolduran zile, her sineden: “Ole!”
YAHYA KEMAL BEYATLI
711-1492 yılları arasında Güney İspanya’da , Müslümanların egemenliği altında bulunan ve Almeria, Cordoba, Granada, Malaga , Sevilla gibi önemli şehirleri kapsayan bölgeye Endülüs (Andalucia) ismi verilmiş idi.
Siesta ( öğle uykusu) ve fiesta ( şenlik) ları ile ünlenmiş bu bölgeye yapılan her seyahat çarpıcı farklı özellikleri öne çıkartmaktadır.
MALAGA
İspanya’nın ikinci büyük liman kenti olması nedeniyle ticari anlamda önem kazanmış olan şehir , aynı zamanda Costa del Sol olarak anılan, uçsuz bucaksız sahil şeridinde, Rincon de la Victoria, Torremolinos, Benalmadena, Fuengirola, Alhaurin de la Torre, Mijas, Marbella ve San Pedro Alcántara adlı deniz tatil bölgelerine yakınlığı ile de ünlüdür.
Bölgenin ikinci büyük katedrali olan Malaga katedrali halen tamamlanmamış halde olmakla birlikte tüm ihtişamı ile şehri süslemektedir.
1930 ‘lu yıllara damgasını vurmuş olan ve kübik sanat akımının öncüsü Picasso’nun 1881 ‘de doğduğu ev müzeye çevrilmiş olup, Plaza de la Merced ( Pazar meydanı) ile birlikte gezilecek en önemli yerler arasındadır.
Malaga’yı kuşbakışı seyredebilmek için Gibralfaro tepesine çıkabilir, gezinizi , 11.yy dan beri korunarak bugünlere gelmiş olan Alkazaba, ( Malaga kalesi) ile tamamlayabilirsiniz.
Büyük bir kumul tepesine kurulmuş olan Ronda kasabası, El Tajo kanyonu tarafından ikiye ayrılmıştır.120 metre derinlikteki Guadalevin nehri ve kanyonun çevresindeki daracık sokaklı tipik Akdeniz köyleri ile görülmeye değer güzellikte doğa ve mimariye sahiptir.
SEVILLA
Görkemli katedrali, küçük ve şirin meydanları,sarayları, müzeleri ve kuleleriyle Endülüs bölgesinin başkenti olan bu tarihi ve turistik şehir, ayı zamanda Flamenko ve Sevillanas danslarının doğduğu yerdir.
Sevilla Katedrali : 1507 yılında Roma Katolik katedrali olarak inşa edilen dünyanın en büyük gotik mimariye sahip kilisesidir.
Real Alcazar : Müslüman krallar için inşa edilen , yemyeşil bahçelere sahip kraliyet sarayı oymalı ve renkli seramik süslemeleri ile Endülüs mimarisini en iyi şekilde yansıtmaktadır.
María Luisa Parkı :Egzotik ağaçları, peri masallarından fırlamışçasına tarihi binaları, rengarenk bankları, havuzları ve çeşmeleri ile Sevilla’nın en önemli gezilecek yeridir. 1928 yılında İber-American Expo’su için inşa edilmiştir.
Plaza de Espana Meydanı : Maria Luisa parkı içerisindeki, Art deco tarzında inşa edilen meydan geçmiş dönemde “ Arabistanlı Lawrence”, “Yıldız Savaşları”, “Diktatör” gibi birçok filmde mekan olarak kullanılmış.
Torre del Oro (Altın Kule) : 12 köşeli mimarisi ile , günümüzde denizcilik müzesi olarak kullanılan tarihi yapı, 1220 yılında şehrin güvenliği için ,askeri gözetleme kulesi ve cezaevi olarak inşa edilmiş.
Giralda : Şehrin en önemli sembollerinden biri olan çan kulesi, Gotik ve Barok mimari özelliklerini en iyi şekilde yansıtmaktadır.
Casa de Pilatos : Değerli taşlar ve çiniler ile süslenmiş tarihi saray, Rönesans ve İslam mimari tarzını yansıtan özellikleri ve süslü bahçeleri ile şehrin en dikkat çekici yapıları arasındadır.
CORDOBA
Kurtuba diye de anılan şehir , Endülüs devletinin merkezi idi. Kurtuba camii ( La Mezquita Catedhral) en önemli anıt eserdir.10 m. yüksekliğinde 1419 adet sütünü ile ünlenmiş olan eser, o dönemdeki İslam mimarisinin ihtişamını en iyi şekilde yansıtmaktadır.
Kurtuba camii ( La Mezquita Catedhral)
GRANADA
El Hamra Sarayı : Nasri Sultanlığı’nın Granada’yı yönettiği dönemde yapılmış olan saray ,
Mimarisinde kullanılan çeşitli süslemeleri ve Generallife adı verilen bahçeleri ile ünlenmiştir.
Şehrin en eski yaşayanları olan Çingeneler, Albaicin tepesinde yaşadıkları mağara tarzı küçük evlerini , bugün Flamenko Zambra denilen, ve ritmik bir şekilde ayaklarını vurarak, kendi aralarında iletişim sağladıkları dans gösterileri ile çekici hale getirmişlerdir.